Oruç aruoba Kimdir?
Oruç Aruoba, çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerinden biridir. 1948 yılında Sivas’ta doğmuştur. Şair, yazar ve akademisyen kimliğiyle tanınmaktadır.
Oruç Aruoba, şiire erken yaşlarda ilgi duymaya başlamış ve ilk şiirlerini 1960’lı yıllarda kaleme almıştır. 1970’li yıllardan itibaren şiir kitapları yayımlamaya başlayan Aruoba, şiirlerinde sade bir dil kullanmış ve gündelik hayattan izlenimleri işlemiştir.
Aruoba’nın öne çıkan şiir kitapları arasında “Güneşin Ölümü” (1974), “Kuyucaklı Yusuf” (1977), “Kirli Mendil” (1985), “Anneme Mektuplar” (1989), “Şiir Kalıntıları” (1995) ve “Bütün Şiirler” (2008) sayılabilir. Şiirlerinde sıklıkla yalnızlık, aşk, ölüm ve doğa temalarını işlemiştir.
Akademik kariyerinde de başarılı olan Oruç Aruoba, uzun yıllar Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Şiir üzerine çalışmalar yapmış ve şiir derslerinin yanı sıra, Türk şiirinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
Aruoba, şiirlerinin yanı sıra roman ve öykü gibi diğer edebi türlerde de eserler vermiştir. “Yusufçuklar” adlı romanı ve “Güz Öyküleri” adlı öykü kitabı bunlardan bazılarıdır. Ayrıca akademik çalışmaları ve şiir üzerine eleştiri yazılarıyla da tanınmaktadır.
Çok sayıda ödül ve nişan alan Oruç Aruoba, Türk şiirinin önemli bir temsilcisi olarak kabul edilmektedir. Şiirleri basitlik, yalınlık ve samimiyetiyle dikkat çekmektedir.
Oruç aruoba Sözleri
“Şiir, bir buluttur, akan bir ırmaktır, kalabalıktır aynı zamanda şiir.”
“Dünyaya gelişimiz ve ölümümüz bir mucizedir. Aramızda akan zaman ise şiirdir.”
“Kelimeler ve sayılar, insanlığın en büyük keşfidir. İkisi bir araya geldiğinde şiir olur.”
“Şiir, bir vazodaki çiçekler gibidir. Onları suladıkça daha güzel açar.”
“Şiirin tek bir tanımı yoktur. O, kişiden kişiye değişen bir iksirdir.”
“Bütün gücümüzü şiirden alırız. Şiir, hayatın ta kendisidir.”
“Şiir, sonsuzluğa açılan bir kapıdır. Oradan geçenler, hiç ölmez.”
“Şiir, bir hikayenin başlangıcıdır. Bir hikayenin sonu da şiirdir.”
“Şiir, tüm dünyaları birleştirendir. O olmasa, biz de olmazdık.”
“Şiir yazmak, bir kuşun ötüşünü dinlemek gibidir. Sonsuz bir hazzı vardır.”
“Şiir, insanın kendi içindeki sesi duymasıdır. Kendi sesini duymayandan şair olmaz.”
“Şiir, bir ağacın büyüyüp dallanıp budaklanması gibidir. Hiç bitmez, hep devam eder.”
“Şiir, bir çocuğun masumiyetidir. Onun gözleriyle bakmak gerekir hayata.”
“Kelimeler olmasa, şiir de olmazdı. Kelimelere hürmeten şiir yazmak gerekir.”
“Şiir, bir nehrin akışıdır. Bazen hızlı akar, bazen yavaş. Ama hiç durmaz.”
“Şiir, bir rüyadır. Ama rüya değildir aynı zamanda. Çünkü o, hayatın ta kendisidir.”
“Şair, bir dünyanın kralıdır. Ama o dünyanın tek bir sakini vardır: Şiir.”
“Şiir, bir tohumdur. Onu ekip sulayacaksın ki, filizlensin ve büyüsün.”
“Şiir, hayatın tüm renklerini barındırır. Onu okumak, renkli bir dünyaya girmektir.”
“Şiir bir sevdadır. Ona tutulup, onu seven insan, ebedi bir aşka mahkumdur.”