İman, kalbin derinliklerinde yatan bir inanç ve güven duygusunu ifade ederken, tasdik ise bu inancın dilden ifadesidir. “İman kalp ile tasdik dil ile ikrardır” deyimi, inancın özünün kalpte yer aldığını ve bu inancın dille ifade edilerek teyit edildiğini belirtir. Bu deyim, inanç ve itikadın, sadece dilsel ifadelerle değil, kalpten gelen samimi bir inançla tamamlanması gerektiğini vurgular. İşte bu deyimin anlamını ve önemini detaylı bir şekilde açıklayan bir makale:
İnsanlık tarihi boyunca, insanlar manevi bir boyuta sahip olmuş, birçok farklı din ve inanç sistemleri oluşturmuşlardır. Bu inançlar, insanların hayatlarını yönlendiren, değerlerini belirleyen ve toplumsal ilişkilerini şekillendiren temel unsurlardır. Ancak inanç sadece dilsel ifadelerle sınırlı değildir; asıl önemli olan inancın kalpten gelen samimi bir duyguyla taşınmasıdır.
İslam inancında da “iman kalp ile tasdik dil ile ikrardır” prensibi önemli bir yer tutar. İman, kalbin derinliklerinde yer alan ve Allah’a, peygamberlere, meleklere, kitaplara ve ahiret gününe olan inançla ilgili bir içerik sunar. Bu inancın ifadesi ise dille gerçekleşir. Ancak bu dilsel ifadenin, samimi bir inançla desteklenmesi gerekir. Başka bir deyişle, dil ile yapılan tasdikin, kalpten gelen samimi bir inançla desteklenmesi gereklidir.
İmanın kalpten gelen bir inanç olduğu gerçeği, İslam inancının özünü oluşturur. Bir müminin inancı, yalnızca ritüellerin veya dilsel ifadelerin ardında değil, aynı zamanda içsel bir duygu ve samimiyetin de ötesindedir. Kalp, inancın asıl yuvasıdır ve bu inanç, dilsel ifadelerle tasdik edildiğinde güç kazanır.
İkrar ise, dilsel olarak yapılan tasdikin bir ifadesidir. Bir mümin, inandığı değerleri dilden ifade ederek inancını açığa vurur ve bu inancı topluma duyurur. Ancak bu dilsel ifade, samimi bir iç inanç olmadan yalnızca bir sözden ibarettir. Dolayısıyla, inanç ve itikadın tamamlanması için dil ile yapılan tasdikin, kalpten gelen samimi bir inançla desteklenmesi gereklidir.
İman, tasdik ve ikrar arasındaki bu denge, İslam inancının temel prensiplerinden biridir. İnanç, sadece dilsel ifadelerle değil, aynı zamanda içsel bir samimiyetle de yaşanmalıdır. Dil ile yapılan tasdik, kalpten gelen samimi bir inançla desteklenirse, bu inancın gücü artar ve insanın hayatını şekillendirir.
“iman kalp ile tasdik dil ile ikrardır” prensibi, İslam inancının temel taşlarından biridir. İman, sadece dilsel ifadelerle sınırlı değildir; asıl önemli olan, kalpten gelen samimi bir inançla desteklenmesidir. Dil ile yapılan tasdik, bu içsel inançla birleştiğinde, inancın gücü artar ve insanın hayatını şekillendirir. Bu nedenle, bir müminin inancı, sadece dilsel ifadelerle değil, aynı zamanda kalpten gelen samimi bir inançla da desteklenmelidir.